31 Mart 2011 Perşembe

Antrikot- Divan Otel


Ahhh ahhh çoook keyifli bir akşam geçirdim dostlar..
Sanmayın ki Cem'im geldi, hoş o olmadan keyifin bir kısmı eksik kaldı ama
olsun onunla da gidilmeye söz verildi..
Nerden mi bahsediyorum??
Divan Otel Ankara'da Antrikot restauranttan tabii ki..
Konunun başına dönersek geçen yazımda da söylemiştim; insan yalnız olunca
kıymete biniyor diye..
Dün akşam da böyle oldu. Ablamla eniştem beni yemeğe davet etti. Ablam araştırmacı ruhuyla
gazete de yorumlarını okuduğu Antrikot restauranta gitmemiz gerektiğini üstüne basa basa diretti..
Çok ta iyi etmiş zira müptelası olunası bir yer. Keza yöneticilerinin yorumu da bu yönde "Alışkanlık
yaratacak".
Öncelikle çok merkezi yerde olan Divan Otel'e daha önce çaya gitmiştim ve çok beğenmiştim..
 Tunalı'nın otopark sorununu çekmeden arabanızı otelin parkına bırakabilirsiniz.
Ufak ama sıcak bir ortama sahip. Personel güleryüzlü ve kibar.
Dün akşam maalesef fotoğraf makinem Cem'de olduğu için görüntü alamadım ama dedim ya ilk fırsatta
aşkımla birlikte gidilecek ve sizlere detaylı görüntü sunacağım :))


Fikir sahibi olabilmeniz için ortamla ilgili bir kare..
7-8 masalı bir ortamda dekorasyon çok şık ve kaliteli. Fonda çalan fransızca şarkılarla
kendinizi tam anlamıyla Paris'te bir cafede yemekte hissettiriyor..
Garsonumuz muhteşem derecede kibar, ilgili ve güleryüzlü. Sanki evine gittiğiniz bir arkadaşınızmışcasına özenle servis yapıp, ikramlarda bulunuyor.
Böylesine elit kesimin rağbet ettiği bir mekanda öyle olmamıza rağmen kendini çoook özel hissediyor insan :)
Yemeklere gelirsem tek kelimeyle mükemmel. Antrikot et çok lezzetli hele de özel yeşil sosuyla.
Salata ve patates kızartması sınırsız. Öylesine birbirine yakışan lezzetler bir arada ki salata da insan sadece salatayla bile doyabilir.
Yeşil eksi elma dilimleri, ceviz ve özel sosun tadı damağınızda kalıyor. Patates kızartması ise benim
vazgeçilmezimdir, kekikle bambaşka bir lezzet olmuş.
Tatlıya gelirsek ki bu denli leziz yemeklerden sonra yer ayırmak zor oluyor; 10 çeşit tatlıdan biz sufle ve çilek kulesini seçtik. İkisi de tam bir bombaydı :))
Eğer hala çatlamadıysanız çay, kahve ve kahvenin yanına özel likörü de unutmayalım..

İşte böyle lezzetler gibi sohbetimiz de doyumsuzdu :)
Ablam ve eniştemle bir akşam geçirmek, yanına böyle muhteşem bir ortamı da katmak çok iyi
geldi bu yalnız ruhuma..

Bu arada ertesi sabah hala tokluk hissim geçmemişti :)

Bugün birazdan Cem'im geliyor ve onu karşılamaya sürprizlerimle gideceğim..
Öyle mutluyum ki çok şükür sevgilime kavuşuyorum.. :-))

28 Mart 2011 Pazartesi

bu nasıl çelişki böyle...



Ahhh sevgili dostlar bu nasıl bir çelişki böyleee??
Günlerdir bloguma giremiyorum, yazamıyorum, arkadaşlardan haber alamıyorum :((
Çelişkili bir durum çünkü ben ne zaman vakit bulsam "tamam şimdi rahat rahat yazabilirim" desem
blog sayfamda "sayfaya erişim mahkeme kararı ile engellenmiştir" ibaresi çıktı. Ama
farkettim ki benim vakit bulamayıp yazamadığım dönemlerde dostlar neler neler yapmış..
En son yazımda söylediğim gibi Cem'im turda, bense yalnız başıma koşturmacadayım :(
Allah'tan geçen hafta işlerim öyle bir yoğundu öyle bir koşturmacaydı ki; sevgilimi doya doya
özleyemedim bile..
Akşam oldu mu eve gitti mi bir yalnızlık çöküyor içime..
Sessiz yuvamda 2 sevimli kapluşumla başbaşa...
Allah kimseyi sevdiğinden ayırmasın, çok zor birşey "ayrılık"..
İnsan evlendimi, bir yuvayı bir hayatı paylaşmaya başladı mı birbirini tamamlıyor.
Biri gidince tam anlamıyla yarım kalıyorsun, o eksiklik içine oturuyor..
Özellikle böyle zamanlarda  insan sevdiğinin değerini daha bir anlıyor..
Ama olsun az kaldı, hayırlısıyla perşembeye kavuşuyoruz aşkımla :))

Bu dönemde neler mi yaptım?? Ooo neler neler, hangi birini anlatayım..
Cafede işler yoğun, siparişlere koşturdum, aileme de doya doya vakit ayırdım.
Yalnız olunca kıymete biniyorsunuz :))
Akşam yemeğe ananeme, sabah kahvaltıya babamlara, eltimle kahve içmeye, kız kıza akşam yemeklerine..
İşte böyle dostlar, 5 dakika ara verdim de iyi geldi bana :))
Hepimize mutlu haftalar :)

22 Mart 2011 Salı

hava gibi bende karışığım...


Geçen yazdığım post yalan oldu.. Bu sabah bir uyandım ki dışarda kar, tipi..
Havalarda şaşırdı valla.. tam bahar geldi dedim, bahçelere serilip, kar botlarımı dolaba kaldırmıştım ki
nerden çıktı bu kar yine??
Neyse öğlene yağış durdu da kar- buz kabusu başlamadı yine..

Aslına bakarsanız son 2 gündür çoook sıkıntılıyım..Cem'i dün sabah yolcu ettim :(
Sevdiğimin çantasını elimle hazırladım gurbete yolladım..
Offf ayrılık çok zor mirim..Biz eşimle 3 senede bir böyle dönemsel ayrılık yaşarız şansımıza..
Tam evlendik 2 ay sonra Cemom askere gitti..5 ay 5 gün şafak saydım..
Evliliğimizin 3. senesinde ben görevli olarak Batı Karadeniz'e gittim.
47 günde 7 ili köylerini gezdim.bu seferde eşim gün saydı..
Şimdi sıra yine aşkımda; 10 gün tura çıktı..
Eee rehber eşi olmak zor; yaz sezonu geldi mi Cem'in de turları başlıyor..
Bundan öncekiler iyiydi 3-4 gün ama bu seferki 10 gün gözüde büyüdü :((
Velhasıl yalnızlık çöktü evime..

Kendimi bu yüzden işime verdim..2 gündür koşturuyorum, çok şükür siparişlerimde bol
bu aralar da aşkıma özlemimi bastırıyorum..
Son dönemde resim de koyamıyorum postlarıma zira makinemi Cem'e verdim ki gezdiği-gördüğü yerleri bana
getirsin..
İşte böyle...
Daha neşeli yazılarda buluşmak dileğiyle..
Şimdilik Dostçakalın :))

17 Mart 2011 Perşembe

yaşşasııınnnn :)

Ohhhh yaşasın sonunda bahar mı geldi ne??
hava maşallah çok güzel, güneş insanın içini ısıtıyor..
güneşli havada insanın psikolojiside değişiyor canım.
güne keyifle uyanıyor sevdiğinin yanında,
işe yüzü gülerek geliyor,
bir de yaptığı yemeklere övgü aldı mı..
işte o zaman herşey gözüme toz pembe görünüyor..
günlerdir ailemizin sağlık sorunlarından içim o kadar şişti ki anlatamam..
bir de ayrılık rüzgarı hafif hafif esmeye başladı evimizde :(
günler çabuk geçiyor ve Cem'in yolculuk tarihi geldi çattı..
hafta başı aşkım yolcu :((
10 gün turu var ve ben yalnızım..
bir rehberle evli olmak bu demek; bahar geldi mi onun da turları başlar, bana da
yolunu gözlemek..
ama olsun böyle kısa ayrılıklar bize iyi gelir hep Cemomla..
birbirimizi özler, ayrı kaldığımız zamana inat hemen bir yerlere tatile gideriz :)
havalarda düzeldi yaa kısmet.. ben şimdiden tatil planları yapmaya başladım ama
onun haberi yok..
şiişşşşşttt sakın söylemeyin sizinle aramızda sır :)
küçük, masum sırlarımızı paylaşacağımız güneşli günlere :))

PS: bu arada bu postu CemRe Cafe'nin bahçesinde, güneşin altında demli çay eşliğinde yazıyorum..sizi de beklerim bahçe sezonumuz açılıyor :)

13 Mart 2011 Pazar

herşeyin başı Sağlık!

Ağrı neredeyse insanın canı oradaymış. Gerçekten doğru..
2 gündür doktordan, hastaneden, eczaneden çıkmaz olduk..
Ailecek nazarlara geldik maalesef :(
Cuma günü bahsetmiştim babamı doktora götüreceğim diye.
Canım babam feci şekilde boyun fıtığı yaşıyor.
Adamcağız sağ kolunu, elini kullanamaz duruma geldi.
Ağrılar cabası, gece uyku muyku kalmadı. 
Öyle yoğun bir iş temposu varki, çizim yapmak eziyete dönüştü..
Cumartesi sabahı ise erken saatte telefonumuz çaldı. (Oldum olası sabahın köründe yada 
gecenin bir saatinde gelen telefonları sevmem..)
Cem'in ağabeyi feci ağrıyla kıvranıyormuş. Önce acile ordan MR'a ordan da ayrı bir doktora..
Sinir sıkışmasından ne yürüyebiliyor ne yatabiliyor, ağrıdan duramıyor..
Koşturmacadan, üzüntüden kafamızı kaldıramıyoruz bugün :(
İnsanın sevdiklerine birşey olacak korkusu o kadar geriyor, öyle bir canını acıtıyor ki!
Bu haftasonunu hiç sevmedim, hemen bitsin ve haftaya sağlıkla başlayalım lütfen..
Hepinize sağlıklı bir hafta diliyorum..  


11 Mart 2011 Cuma

biraz nostalji iyi gelir :)

Sonunda haftasonu geldi..çok şükür..
Bu hafta kar yağışı, soğuk, işlerin yoğunluğu hepsi üstüste geldi..
Ama cumayı da bitirebildim yaaa daha nolsun..
Yarına hazırlıklarım tamam..
Cafedeki işleri halledecek, yiğenlerime bakacak ve akşama arkadaşlara doğum günü
partisine katılabileceğim...
Ama bugün havadan mıdır yoksa annemi yolcu ettiğimden midir keyifim yok biraz :(
Birazdan işten çıkacağım babamı doktora götüreceğim..
Kendisi birkaç gündür hasta, eee karıcığı da seyahate gitti..
Babişkom bana kaldı :)) hastalık kısmı olmasa süper olacak ama onu da atlatacağız inşallah..
Doktordan sonra yemekte bende babacım, bir de maç keyfi yaptık mı baba-kız (ve damat)
:))
Özlemişim baba-kız olmayı ne yalan söyleyeyim..Dile kolay 5.5 yıl oldu evden ayrılalı..
İnsan evlendimi arada bir özlüyor anne-baba-kardeş hayatını :(
Ama olsun Cem'le yaşamak ta pek keyifli, şimdi kocamın da hakkını yemeyeyim..
Arada nostalji iyi gelir herkese..
Ailenizle ve sevdiklerinizle birlikte vakit geçireceğiniz keyifli haftasonunuz olsun..
Sevgiler...

9 Mart 2011 Çarşamba

Ankara'da kar, evde keyif :)


İnsanın kendi işinin sahibi olması başka birşey mirim :) CemRe Cafe yi açmak ta açmamakta bana kalmış. (hoş daha çok hava durumuna kalmış) Bugün karda mahsur kaldık. Bundan şikayetçi olduğumu söyleyemem pek...

Dünden beri kar, tipi, fırtınanın etkisi altında olan Ankara'da bugün tam anlamıyla hayat durdu..
Dün akşamüstü yoğunlaşan kar yağışından belliydi. Annemle gittiğimiz aile dostumuzun evinden ( ki evi bize yakın sayılır) yürüyerek eve döndüm.. Karda yürümeyi oldum olası çok severim tabii yanımda Cemom'da olmak koşuluyla..
bu fotoğrafı azimle tipide eve yürürken çektim..ana cadde olmasına karşın yol buz, trafikse iptal..

Bu sabahsa kara rağmen işe gitmek için erkenden kalktık, hazırlandık. Taxi, dolmuş, otobüs çalışmıyor
bu durumda tabana kuvvet dedik..
Allahtan cafe eve yakın da yürünüyor. Lahana gibi kat kat giyindik, sokağa bir çıktık ki
ne görelim?? Dizimizi geçen karda yürümek imkansız..Biraz çabalama sonucu kös kös eve döndük :(
Ama ben durabilir miyim evde hemde işsiz güçsüz..
Mis gibi kar havası da dışarda..
Cem'le attık kendimizi sokağa, kar topu oynamaya..(biz Cem'le çıkarken de karda yürüyüş yapar,
Seğmenler'de kaymaya gider, kar savaşı yapardık)
Tam bir nostalji yaşadık; el ele markete yürüdük, eve alışveriş yapıp dönüşte attık kendimizi karlara :)
Sokağımız Çankaya Belediyesi sağolsun kayıp şehir gibi, arabalar karlar altında kalmış..


Tüm gün sıcacık evimizde; dinlence ve film keyfi yapmak gibisi var mı??
Taze demlenmiş çayımızın yanına
dün sipariş için yapıp süslediğim limonlu-üzümlü cupcakelerim



yanımda da biricik eşim Cem..
Ben daha ne isterim ki...
İşte keyfimin resmi



Bugünlük benden bu kadar...
Yarın görüşmek üzere..


7 Mart 2011 Pazartesi

iki arada bir derede :)

Yeni bir haftaya başlamanın keyfi ve yoğunluğu içindeyim...

Haftasonunuz umarım benimki kadar keyifli ve gezmeli- tozmalı olmuştur...

Malum cumartesi sipariş yoğunluğum vardı (maşallah!) akşama ise eşimin çok yakın arkadaşı, dostumuz Erman'ın doğum günü partisine davetliydik. Malum davete icabet etmemek olmaz..Karı-koca giyindik kuşandık partinin yolunu tuttuk. Yedik içtik kutlamamızı da yaptıktan sonra tam evimizin yolunu tutmuştuk ki bir telefon geldi. Canım arkadaşım eşiyle bizi evine bilimum oyunları oynamamız için davet etti.

Eeee ne demiştim davete icabet etmemek olmaz ya, gittik. Ne zamandır bir araya gelememenin acısını sabah 4'e kadar oyun oynayıp, sohbet ederek ve tatil planları yaparak çıkardık..

Ertesi sabah malum geç kalkılır değil mi nerdee?? Vücut saatimize ters..Vakitlice kalkıp ailecek bruncha annemlere gittik. Hazıra konmak pek te güzel oluyormuş, canım ailem sağolsun :)

Bu sabahsa koştur koştur işe geldik. Malum hafta başı, CemRe Cafe de eksikler tamamlanacak, siparişler hazırlanacak.. Bu yoğunlukta iki arada bir derede internete girip blogları takip etmeye, dostlarla haberleşmeye çalışıyorum. Şimdilik benden bu kadar ama anlatacak daha çoook şey var..
Sansürlenmezsek yarın görüşmek üzere :))

5 Mart 2011 Cumartesi

çoook şükür :)

ohhh çok şükür yeniden kavuşabildim sayfama, yazılarıma ve dostlarıma :)
Günlerdir yaşanan sıkıntıların sonucu ne zamandır kaybettiği, manevi değeri çok yüksek bir hediyemi tekrar bulmuş gibiyim :)
neşe dolu başladı günüm, haftasonum (inşallah böyle devam eder..)
yine bir haftasonu, yine bir koşturmaca ve hummalı çalışma..
ama bugün nedense içimde bir sevinçle uyandım, bir keyifle geldim işime...
eşime izin verdim bugün dinlensin diye zira tüm hafta gene beni idare etti.. (bu ara pek bi gezgin oldum maşallah :))
onunla cumartesi sabahı keyfimizi yapamadık ama olsun daha pazar sabahımız var..
şimdilik benden bu kadar, dışarda her ne kadar hava soğuk olsa da güneş yüzünü gösterdi yaaa beni tutabilene aşkolsun :)
tekrar görüşmek üzere...

1 Mart 2011 Salı

Herşeye sansür!!


Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, tarifsiz...
Düşünce özgürlüğünün olmadığı, insanların kendini ve fikirlerini ifade edemediği; ettiği taktirde SUÇ sayılan bir düzen..
Bu düzene dur diyecek kimse de yok maalesef..
Şimdi bu yasaklama, erişimin engellenmesi için karşı gelsem, yürüyüş yapsam yada yetkili merciye (neresi ise o artık) gitsem..Beni dinlerler mi?? Yada yaka paça içeri atılmaz mıyım??
Sesimizi çıkarmamamız için her şekilde bastırılıyoruz..
Ama kurunun yanında yaş ta yanar bu ülkede. Birkaç kendini bilmeyen, art niyetli kullanan adamların yanında biz masumane günlük tutan, paylaşımda bulunan insanlarda cayır cayır yanarız..
Bu sansürü, bu engellemeyi şiddetle kınıyorum!!!
Şimdi kınadığım için benide engelleyin kolaysa!!!!!