24 Ağustos 2011 Çarşamba

teknolojik alışveriş çılgınlığı indirimlr.com :))

eskiden bayram yaklaştımı çocuklar alınır alışverişe çıkarılırdı..
mutlaka "bayramlık" adı altında yeni ciciler alınırdı.
yeni pabuçlar başucunda yatılır, bayram sabahları heyecanla beklenirdi.
ahhh ahh nerde kaldı o eski bayramlar diyesim geliyor :(
şimdi bayramlara sadece "tatil" gözüyle bakar olduk. değişen yaşam koşullarımız mı? yoksa artık büyümüş olduğumuzdan kaynaklanan sırtımıza yüklenmiş hayat sorumluluklarından mı?
bilinmez tatilleri iple çeker olduk...

bir de hayatımıza teknoloji girdi..Bayram tebriklerimizi bir kısa mesajla yada maille hallediyoruz artık.
günün koşullarına bu denli de ayak uydurmak zorunda mıyız canım??

teknolojinin kimi yönden hayatımızı kolaylaştırdığı da inkar edemeyeceğimiz bir gerçek.
mesela artık sanal marketler var. internetten evimiz için gerekli tüm malzemeleri kolayca sipariş edip, kapımıza teslim ediliyor.
yada giyim kuşam alışverişimizi mağazaların sayfasından beğeniyoruz; giy-çıkart, kabin sırası bekleme derdi de olmadan hoooppp bir de bakmışız yazlık gardrobumuzu döşemişiz.
evliyseniz bir de tam zamanlı bir işte çalışıyorsanız; hem işte mesai yap hem evin işlerini hallet (yemek-çamaşır-bulaşık-ütü-temizlik vs..) hele bir de çocuk olduğunu düşünürseniz..
biz kadınlar kaç parçaya bölüneceğimizi bilemez durumdayız. eğer geliriniz yüksekse tabii bunları hallettirebileceğiniz yardımcı/lar tutabilirsiniz.
haa unutmadan bu kadar koşturmaca arasında kadınsınız kişisel bakımınızı da ihmal etmemeniz gerek..
ohhooo günün 24 saat olması bile yetmez bize :)
ama artık biraz teknolojinin iyi yöndeki nimetlerini kullanmamız gerek öyle değil mi?

işte özellikle biz kadınlar için bulunmaz bir fırsat sitesi..
Tabiki İndirimlr.com'da http://www.indirimlr.com/
içeriğinde yok yok..
Tatil fırsatları, restaurant, eğlence, aktivite, eğitim fırsatları, sağlık ve güzellik fırsatları, sevdiğiniz markaların indirimli ürün satışları ve daha neler neler...
hem de adı üstünde herşey İNDİRİMLİ..
neden aynı ürüne çarşıda daha fazla ödeyelim ki?

ben şahsen her gün düzenli takip ediyorum ve alışveriş yapıyorum. hem zamandan hem de paradan tasarruf ediyorum. kimi gün saç bakımına gidiyorum, kimi gün hamam-masaj keyfindeyim..
ihtiyacıma göre hatta itiraf etmek gerekirse bazen ihtiyacım yokken bile alışveriş yapabiliyorum :))
alışveriş merkezlerinde artık erkekleri yanımızda dükkanlara girip çıkararak baymamıza gerek yok :)
rahat rahat gezinelim 
haydi hanımlar :)))


21 Ağustos 2011 Pazar

Bodrum tatili Vol.2


günlerdir kendimi toplamaya çalışıyorum.
hem kendimi hem işlerimi aslında.
tatil sonrası işe dönmek, adapte olmak biraz zor oluyor.
zaten şu ara kültür şokundayım  :(
tatil demek ye, iç, yat, kitap oku demek ya benim için
eve dönüşte tüm evin işleri, bir de Cafedeki işler bana bakınca şoka giriyosun ister istemez..
hani diyosun sabah kalktığımda çayım demlenmiş, omletim hazır
öğlene ne pişirsem derdi yok, bulaşıkları kim kaldıracak diye düşünmeme gerek yok
çamaşırmış ütüymüş o da ne??
veee
"welcome to real world"
o her gün önüne servis gelen kadın rüyadan uyanır..
gene de evimi özlediğimi itiraf etmem gerek tüm işlere rağmen.
insanın evi gibisi var mı? Allah kimseyi evinden barkından
ayırmasın..

tatil notlarıma dönersek, sadece yatıp kilo almadım canım
kültür turu da yaptık tabii. (ee insanın kocası rehber olursa tarihi yer gezmeden olur mu?)
2. günümüzün sabahı erkenden kalkıp Bodrum Kalesi ve Su altı
Arkeoloji müzesine gittik. etkilenmemek elde değil!



kalıntılar insanı zamanda yolculuğa çıkarıyor..


kulelere çıkmak, zindanlara inmek derken tarihi koklamak süperdi..
hele manzarası insanı başka diyarlara götürüyor..


* kültür turu yapıldı
* kendime koyduğum "tatilde 1 kitap bitecek" hedefini gerçekleştirip Maeve Binchy'nin
Gümüş Yıldönümü kitabını bir çırpıda bitiriverdim. Maeve Binchy kitaplarını oldum
olası çok severim, bana hep yazı hatırlatır. tatillerde okuduğum bu yazar anlatımı ve hikayeleriyle
beni hep etkilemiştir. bir de tüm hikayeler İrlanda Dublin'de geçer.
sırf bu nedenle mutlaka görülecek yerler listemin başındadır Dublin :)

* herşey dahil sistemde gidilen otellerde mutlaka kilo alırım. bu seferde 
non-stop yiyip yatarak 2 kilo alarak döndüm :) pişman mıyım? hayır..
fena olmadı biraz kilo almam ama nedense tüm kilolar göbek bölgesinde
toplanıyor :( biraz başka yerlerime de yayılsa hiç fena olmazdı hani..

velhasıl tatil dediğin göz açıp kapayıncaya kadar geçip bitiyor :(

ama olsun kısmetse bir dahakine farklı yerlere, farklı kültürlere yolculuk yaparız..
belki bayramda
kim bilir??

hepimize bol keyifli haftasonu
:))

  

15 Ağustos 2011 Pazartesi

deniz, güneş, kum veee Bodrum Vol.1


huu huuu ben geldim...
her ne kadar gönülsüz bir dönüş olsa da bu
her güzel şeyin sonu olduğu gibi tatilimin de sonu geldi...

İstanbul'daki 3 günlük kaçamak sonrası
bir koşturmaca soluğu Bodrum'da aldık aşkımla..


seneler sonra Bodrum'da olmak, sevdiğimle huzur dolu bir tatil yapmak
uzun zamandır içinde bulunduğum gerginlik, stres ve yorgunluğu orada
bırakıp gelmek...

tatilin kötüsü olur mu? olmaz tabii ki ama bu kadarını da beklemiyordum..

Bodrum tatilim boyunca ufak ufak notlar aldım sizlerle
paylaşmak üzere..

öncelikle gittiğim otelden başlayacağım..
herkese şiddetle tavsiye edebileceğim bir yer
Bodrum  Voyage..
Voyage'ların birçok yerde oteli var.(Bodrum, Antalya..)
Bizim tercihimiz; arabayla seyahat etmediğimiz için merkeze yakın olan
Bardakçı koyundaki Voyage Bodrum.
asıl tercih sebebimiz ise otele 12 yaşından küçük çocuk alınmamakta :))
yanlış anlaşılmasın çocuk düşmanı falan değiliz
ama tatil bizim için dinlence demek o yüzden çocuk gürültüsü
istemedik. tam kafa dinlemek üzere
tasarlanmış bir yer. otel bir koyda bulunan 3 otelden biri.
Bodrum merkez yani Bodrum Kalesi tam karşınızda tüm
ihtişamıyla durmakta.




sabah bu manzaraya uyanmak,
akşam ise tüm ışıkların parıl parıl parladığı manzaraya karşı yemek yemek :))
denizi ise muhteşem ötesi..cam gibi parlak, soğuk ve dümdüz..
ben şahsen dalgalı denizi hele sıcak olanını hiç sevmem..

personel mükemmel ötesi, yani güleryüzlü yaklaşım buna denir.
her daim size hal hatır sorup, hizmet etmek için çırpınıyorlar..

gelelim tatil gözlemlerime..
insanların özellikle çiflerin ilişkilerini incelemeye bayılırım.
yanlış anlamayın ilişkilere burnumu sokmak yada konuştuklarını dinlemek gibi bir huyum yoktur.
uzaktan onların mimiklerini, el-kol hareketlerini incelerim.
aksi biri mi, neşeli mi yoksa kavgacı mı mimiklerimiz hareketlerimiz ele verir.
çocuk alınmayan otelleri genelde balayı çiftleri yada orta yaşlı çiftler tercih ediyormuş..
biz Cemomla hangi gruba dahiliz bilemedim :))

işte size birkaç tatil enstantenesi:
*  teknolojik çağda çiftler tatilde de işlerini, arkadaşlarını ve
dedikoduyu boşlamıyorlar..hepsinin elinde son model cep telefonları, facebook,twitter
ve bilimum kontürlerini harcıyorlar bu uğurda..
* otel 4 yıldızlı herşey dahil konseptinde olmasına rağmen fiyatları çoook ta ucuz sayılmaz.
demek ki neymiş gelir düzeyi biraz yüksek insanlar geliyor..
bu düşünceye aldanıp (para=kalite)çevrenizde kaliteli insan olacağını sanmayın
görgü+terbiye parayla satın alınmıyor!
bu konuyla ilgili bir enstantene anlatayım gözümle şahit olduğum ve küçük dilimi yuttuğum:
bir genç kadın+eşi genç bir erkek ve kızın annesi olduğunu tahmin ettiğim bir bayan
kumsalda şezlongda yatıyorlar. bir ara kız kalkıp odadan asetonunu ve pamuğunu alıp
geliyor. önce itina ile elindeki ojeleri siliyor. yok artık derken bir de ne göreyim
kız elinde çıt çıt makası tırnaklarını kesiyor! plajın orta yerinde kumlara ataraktan kestiği tırnakları
YUUHHH diyorum içimden..
sonra itina ile çantasından french takımlarını çıkarıp tırnaklarına french manikürünü yapıyor..
Eeee İNSAF diyorum biraz da homurdanarak.
kendimi öyle zor tutuyorum ki kızın suratına bu yaptığı ayıbı bir tokat
misali çarpmamak için...
demek ki neymiş parayla adam olunmuyor!!
* biz bayanlarda garip bir huy var; neden yanından geçmekte olan diğer bayanın bikini-mayosu nasıl?
fiziği ne alemde? saçı makyajı ve bilimum herşeyi bizi ilgilendirir?
hatta içten içe neden hemen kendimizle kıyaslama yaparız?
daha da ileri gidip yanımızdaki erkeğin hemen nereye baktığını inceleriz?
(bakmış olduğumuz bayan hoş ve alımlı ise hatta bizden biraz daha zayıfsa)
* bazen "Türk kadını kendini salar hele doğumdan sonra" tezini çürüten hanımlara hayranım..
tatilde yaşlı bir çift vardı tahminim yaşları 65-70 arasıydı. hanımefendi bakımlı, kendine güvenen
bir bayandı. bu her halinden belliydi. zira boyum posum ne alemde bu yaştan sonra bana yakışır mı
diye düşünmeden kendine yakışan bir bikiniyi giymiş eşiyle neşeli neşeli
deniz sefası yaptılar.
ahhh keşke fırsatım olaydı da anlattığım bu insanları
fotoğraflayabilseydim sizlere. belki ne demek istediğimi o zaman daha iyi anlardınız :)
*akşam yemek vakti geldi mi herkes odasında hummalı bir hazırlığa girişiyor. herkes derken tüm bayanları
kastediyorum. çünkü yemek salonuna geldiğinizde erkeklerin basit bir şort ve t-shirtle olduğunu
yanındaki bayanın ise 1 karış topuklularla zar zor yürürken bir de mini eteklerini
çekiştirdiğini görüyorsunuz. tabii makyajlarını anlatmama ne gerek badana misali :))



diğer anektodlarımı bir sonraki post ta paylaşmak üzere...
şimdilik benden bu kadar
:)