28 Şubat 2011 Pazartesi

bendeniz kurabiye canavarı :)

Efendim cumartesi günü size kurabiye kursuna gittiğimden bahsetmiştim. Onunla ilgili bilgi ve paylaşımlarım anca bugüne kısmet oldu...
Ben Çankaya Sancak mahallesinde oturan biri olarak, mahalleme aşığım..Herşey elimin altında ve yürüme mesafesindedir. Öyle ki; sokağımın başında her gün düzenli uğradığım marketim, hemen yanıbaşında terzim, diğer sokağın ucunda bayanlara özel terapi merkezi olarak nitelendirdiğim sevgili arkadaşım Nükhet'in güzellik merkezi.... Şimdi de mahallemize süper bir komşu geldi..Chocoj (chocolate-cake-workshop) sahibesi Jale hanıma geçen hafta uğrayıp "hoşgeldiniz" dedim ve mağazaya bayıldım. Öncelikle design konusunda çok başarılı, ferah ve güleryüzlü insanlarla karşılaşabildiğiniz bir yer. Kendisiyle hoş beş sohbetimizden sonra kurslarına katılmak istediğimi söyledim. O da sağolsun bu cumartesi şeker hamuru ile kurabiye kursunu ayarladı..
Sabah erkenden bir heyecan kalktım, hazırlandım. Cemom beni okuluma bıraktı :)
Hocamız Banu hanımla daha önceden başka bir kurs sayesinde tanışıyorduk. kendisi konusunda deneyimli ve çok şeker bir bayan.( temalı pastalardan ulaşabilirsiniz) Çay keyfi, tanışma faslından sonra sıvadık kollarımızı koyulduk kurabiye yapımına..
Ortam o kadar keyifli ki 6 saat nassı geçti anlamadık..Katılımcı olarak 2 kişiydik yani özel ders aldık :)

Kurabiyelerimizi şekillendirdik, misss kokular eşliğinde pişirdik..


Sonrasında şeker hamuruyla kapladık.. (ben şeker hamuru kaplı ne pasta ne kurabiye sevmezdim çok şekerli olup bayıyo diye, ama bu kullandığımız şeker hamuru çok hafifti bayıldım)



Hepsini kendim yapmış olmama rağmen içlerinden en çok parmak arası terlikli ayağı sevdim :))



İşte böyle...
Şeker hamuru ile kurabiye yapmayı da öğrendim, sertifikamı da aldım, artık darısı gelecek siparişlere...





İtina ile özel günlerinize kurabiyeniz yapılır CemRe cafe, duyduk duymadık demeyin..

Bu konu ile ilgili kurslara katılmayı düşüneniniz varsa da Chocoj 'u şiddetle tavsiye ederim..
Sitesinde diğer kurslarla ilgili bilgileride bulabilirsiniz. Ben ilerki dönemlerde diğer kurslarına da katılacağım, sizi de beklerim :))

26 Şubat 2011 Cumartesi

sevgilime çoook teşekkür...

En son geçen hafta rahat rahat internetin yani bloğumun başına geçip yazmışım...
Ama bilseniz bu geçtiğimiz haftaya neler sığdırdım.
İşlerim yoğundu bu hafta (çok şükür) değil kafamı kaşımak, nefes almaya vakit zor buldum. CemRe Cafe de hummalı bir çalışma arasında kendime, sevdiklerime hatta eğitime bile vakit yarattım. Zaman yönetimi bu olsa gerek :)
Gelin görün ki pilim de bitti bitecek, acilen şarj olmalıyım ve bunu yapmak için sadece pazar öğleden sonram var..
Olsun; yorucu ama bir  o kadar da keyifli vakit geçirdim.
CemRe Cafe'yi açtı açalı yani yaklaşık 2 senedir hiç bu kadar sık kendime vakit ayırıp, cafe dışında zaman geçirmedim..Yani hakettim...
Hafta nassı geçti anlamadım perşembe gününe kadar cafedeki işlerimiz ve yemekler, siparişlerle uğraştık. Perşembe sabahı canım arkadaşım Nagehan aradı ve buluşma kararı aldık..  Öğlen yemeğimizi cafede yedikten sonra 365 AVM dolanmaya gittik. Biraz alışveriş terapisinden sonra Gloria Jean's te kahve ve dedikodu seansımız başladı.



Amann Allahım görüşemeyeli aylar olmuştu dostumla.. ne çok havadis, ne çok dedikodu birikmiş anlatamam.

Cuma günü öğlen annemin klüp yemeğine davetliydim. (annem ben kendimi bildim bileli klüp ve derneklerde çalışır) Bu seferki yemek; benim projesine ve inşaat kalitesine hayran olduğum Aloha Evlerinde Cafe House daydı. Çalışanları çok güler yüzlü ve kibar. Ortam süper dekore edilmiş, kapalı yüzme havuzu ve Ankara manzarası. Yemekler ise çok lezzetliydi. Menüde salata, zeytinyağlı tabağı, sebze doldurulmuş tavuk pane, biftek ve dondurma vardı.
Tabii hazıra konmanın keyfiyle tabağımda lokma bırakmamacasına yedim :)
Bugün yani cumartesi ise kurabiye kursundaydım. Tüm gün leziz kurabiyeler yapıp, şeker hamuru ile kapladım :))
Kursum hakkında detaylı yazımı yarına bırakıyorum..
Vee işte şimdi evimdeyim.. Home sweet home :)
Günlerdir kendime, keyfime ve zevklerime vakit ayırabilmem için bana sonsuz destek olan eşime, Cem'e sonsuz teşekkürler..O olmasaydı cafeyi bırakıp rahat rahat gezip tozamazdım..(canım aşkııım)
Bir hafta daha rüzgar gibi geçti..
Herkese keyif ve dinlence dolu haftasonları :)

Not: Ayşe Kulin'in kitabını bitireli haftalar oldu, sayfamı güncelleyemedim ama en kısa zamanda kitap hakkında bilgi vereceğim...

18 Şubat 2011 Cuma

Gidesim var bu aralar...




Nedendir bilmem gidesim var bu aralar..
İşlerim yoğun sayılır çok şükür, yorgunluğum had safhada :(
Kış mevsimini oldum olası sevmem, hava soğuk kapalı, kat kat giyiniyosun...
Bu aralar güneş hafif hafif yüzünü gösterse de soğuk insanın içini donduruyor..
Mevsim kaynaklı iç sıkıntım tavan yaptı bu aralar, o yüzden "benim İstanbul'um geldi"..
İstanbul'a çocukluğumdan beri sık sık gittiğim, üniversiteyi de orda okumanın sonucu şehre olan aşkım büyüdükçe büyüdü..
Sahildeki çay bahçesi burnumda tütüyor..(en son bayramda oradaydım)
Şöyle bir caddede turlasam, renkli, ışıklı vitrinlerde hayallere dalsam..
Kadıköy'e gidip Baylan'da Kup Griye yesem...
Beyoğlu'ndan aşağı kadar yürüyüp, tramvayla geri dönsem...
Daha neler neler var aklımda..
Offf offf şimdi İstanbul'da olmak vardı anasını satayım :))

Bakalım belki işleri yoluna koyarımda önümüzdeki haftalarda giderim belli mi olur??

14 Şubat 2011 Pazartesi

Kandiliniz Mübarek Olsun...




Bugün işe gitmedim. Çok şükür hasta falan değilim, bugün evde temizlik vardı. Kış günü olmasına rağmen evin tüm cam ve çerçevelerini değiştirdik geçenlerde tabii doğal olarak ev ayağa kalktı. Ne kadar inşaat sonrası hafif bir temizlik yapmış olsak ta ev berbattı. 3 kadın 3 koldan giriştik bugün temizliğe..Evim misss oldu ama bende haftanın ilk günü bittim, her yanım ağrıyo :((
Mübarek kandil günü evimi temizleyip, pırıl pırıl oturmanın keyfi başka tabii:)
Bu sene gariptir sevgililer günü de kandile denk geldi. Biz kocamla her ne kadar sevgililer gününe karşı olsak ta sağolsun sevgili kocam ben evde harıl harıl çalışırken koocca bir buket papatya göndermeyi ihmal etmemiş, canımmm benimm :)
Sevgililer günü bence saçma; herkesle aynı gün kutlanan günün neresi özel?? Bence evlilik yıldönümü, doğum günü vs. özeldir ama sevgilimle neden sevgimizi bir güne sığdıralım ki? Biz her gün sevgili değil miyiz??
Sevgimi eşime göstermek için, saçma sapan hediye faslına girmek için senenin bir gününü beklemenin ne anlamı var.. Ben O'nun kıymetini her gün biliyorum...
Şansımıza Mevlid Kandilinin bugüne gelmesi iyi oldu; mecburi program yapmak yada hediye almak yerine eşimin elini öpüp Kandilini kutlamak, aile büyüklerimi arayıp telefonda da olsa seslerini duyup hayır dualarını almak benim için daha anlamlı...
Hepinizin Kandili Mübarek Olsun... 

12 Şubat 2011 Cumartesi

Geçen haftalardan...

Geçen haftayı ateş-nöbet yarı çalışarak yarı evde yatarak geçirdim:(  Bloğuma düzenli giremedim, yaptıklarım ve sizlerle paylaşmak istediklerim de birikti tabii...
Ama yavaş yavaş kendimi topluyorum, daha sık beraber olabileceğiz inşallah...

Geçen haftalarda tarifini cafederins ve Cafe Fernando dan aldığım Biscottiyi yaptım sonunda..
Tarif çok kolay ve lezzeti tarifsiz.  (tarife cafederins den ulaşabilirsiniz, ayrıca bu sayfayı takip etmenizi şiddetle tavsiye ederim, ben müdavimi oldum)
Ben tarife kendimce eklemeler yaptım her zamanki gibi :)
Çayın yanına olmazsa olmazımız oldu CemRe Cafe de.



Hazırladığınız hamuru tepsiye istediğiniz kalınlıkta ve uzunlukta dizebilirsiniz.



ben dediğim gibi tarife ek olarak limon kabuğu, kuru üzüm ve ceviz ekledim ennfffeesss oldular.
bu arada tarifte 1 yumurta eksik yazılmış son yumurtayı hamurların üzerine sürüyorsunuz, üstüne de esmer şekerle toz şekeri karıştırıp serptim ben..
Lezzetleri beni çocukluğuma götürdü. Ben çocukken dedemin İstanbul Kireçburnun'da 3 katlı bir evi vardı. Her tatil tüm aile o evde buluşurduk..
En alt katta kocaman bir mutfak vardı, kapısı koccaman bir bahçeye açılan. Anneannem mis gibi yemekler yapardı o mutfakta..
Ben çok küçüktüm ama tahta merdivenlerden çıkan gıcırtıları, cumbalı kocca salonda sobanın başında sıcacık öğle uykularını unutamam...
Kireçburnundaki evimizden beş adımda deniz kenarına inilirdi. Caddede tarihi Kireçburnu fırını vardı. (bu fırın hala orada) Kireçburnu çay kurabiyeleri yaparlar..30 sene oldu hala aynı lezzet..
En son bu sene bayram tatilinde nostalji yapmak için babamlarla Kireçburnuna midye yemeğe gittik ve tabii fırından torba torba kurabiyelerimi almayı unutmadık :)
Bu Biscottiler işte bana o lezzeti tekrar yaşattı...
Şöyle tavşan kanı demli çay, hele bir de arkadaş sohbeti varsa yanında..
Kurabiye tadında bir haftasonu tatili dilerim hepimize :))

9 Şubat 2011 Çarşamba

Madalyon hastalığı


Haftasonundan sonra kendi kendime nazar mı değdirdim diye düşünmeye başladım..Hamaratlığım üstümde demiştim ya göze geldim belli ki..Pazar günü ailecek kahvaltı da süperdi ama sonraaaa..
Pazartesi bir güzel işe gittim, yemekleri yaptım gel gelelim öğleden sonra bir ağrı, bir kırıklık anlatamam :(
Hoş bir haftadır vücudumda daha doğrusu karnımda ve sırtımda tarifsiz bir kaşıntı ve kızarıklıkla cebelleşiyordum..
Neyse pazartesi öğleden sonra eve attım kendimi bir titreme bir üşüme kendimi battaniyelere gömüp uyumaya çalıştım.. Sadece çalıştım çünkü ağrılardan uyku muyku hak getire..Salı günü öğlene cildiyecide randevu aldığım için gitmişken ateş- nöbet içinde muayene olurum dedim. Süper doktorum sayesinde ekstra muayeneye gerek kalmadı çünkü hastalığımın ne olduğu ortaya çıktı: Madalyon hastalığı!! İlk defa duydum böyle bir hastalığı..
Madalyon hastalığı; vücuda giren viral enfeksiyona karşı cildin verdiği bir tepki. Bağışıklık sistemim kuvvetliymiş ki (daha önceki "iki keçi" yazımda dediğim gibi bir türlü grip olamıyorum ayakta atlatıyorum diye) enfeksiyonla savaşıyormuş kendince ama ister istemez cildim bu enfeksiyona tepki vermiş.. kızamık gibi leke leke kırmızı lekeler bastı tüm bedenimi yaaa :((
bu arada 2 gündür ateşim hala devam ediyor, sabaha karşı ter içinde uyanıyorum. Aşkım sağolsun sabah 5:30da uyanıyor, tüm pijama çamaşır değiştiriliyor... İşlere de Cem koşturuyor... Canım benim yaaa :)

Şimdilik benden bu kadar...
Herkese sağlıklı günler olsun..

5 Şubat 2011 Cumartesi

hamaratlığım üstümde..maşallah!!




Nedendir bilinmez bu aralar kendimi mutfaktan uzak tutamıyorum. Elime geçen tüm tarifler denemek, yaptıklarımı (tabii eğer başarılı olursam!) başkalarına tattırmak için acaip bir istek var içimde..
Son dönemde bunalım olduğum için herhalde kendimi yemek, kek- çörek yapmaya verdim..
Başarılı da sayılırım sanırım..Yaptıklarım hem beğeniliyor hem de CemRe Cafe'de talep almaya başladı :)

Son dönemde tarifini ne zaman, nerden aldığım hatırlamadığım muffin tarifini denemek için haftasonu en ideal zaman..Bir de taaa ne zaman İKEA'dan alıp bir gün lazım olur diye bir kenara kaldırdığım yepyeni muffin tepsimi de deneme şansı doğmuş oldu bana...

Öğlene doğru işlerim durulmuşken pişirdim muffinleri. Tarife kendimce eklemeler yapmayı da ihmal etmedim her zamanki gibi..




Malzemeler çok kolay bulunacak tarz da ve miktar olarak az. (deneme yapmak için ideal yani)

İşte size tarif;

Malzemeler:
-2 adet yumurta
- 1,5 çay bardağı toz şeker
- 2,5 çay bardağı un
- 1 çay bardağı süt
- 1/2 çay bardağı sıvıyağ
- 1/2 çay bardağı damla çikolata
- 1 paket vanilin
- 1/2 paket kabartma tozu

Çay bardağı= ajda bardağı

Şekerle yumurtayı krema kıvamına gelene kadar çırpıyoruz. İçine un, yağ, vanilin, kabartma tozunu ekleyip biraz daha çırpıyoruz. En son sütü de ekleyip son bir defa çırpıyoruz. Damla çikolatayı da ekleyip kaşıkla karıştırıp muffin kaplarına boşaltıyoruz.
Önceden ısıttığımız 175 derecelik fırında 15-20 dakika pişiriyoruz.





Aşçıdan notlar: fırın derecesi herkesin ki değişiyor, o yüzden ben 150 derecede pişirdim. kürdan testini de ihmal etmeyin!
Damla çikolata dışında ben iri ceviz de kattım. İsterseniz üzüm, fındık, limon kabuğu da ekleyebilirsiniz.
Vanilin olarak ben Dr. Oetkerin Gurme Vanilinini kullandım misss gibi vanilya kokuyor keklerim :)

Yarın ailecek kahvaltıda bizdeyiz...Bakalım daha neler hazırlayacağım :))

3 Şubat 2011 Perşembe

Refah-i depresyon mu gerçekten??




Uzun zamandır ihmal ettim bloğumu farkındayım ama istemdışı oldu. Cafedeki işler bir yandan, bir yandan evde tadilat işleri nefes almaya fazlaca vakit bulamıyorum. Hoşşş bulsam da içimden birşey yapmak ta gelmiyor yaa :(

Bana ne oldu, neyim var bende çözebilmiş değilim. Çok şükür sağlığım iyi (her ne kadar grip olmakla olmamak arasında gel-gitler yaşasam da!), evde de herşey yolunda, Cem'le bir sorunumuz yok aksine çok mutluyuz maşallah! (bilimum yerlerimi kaşıdım) işlerim desem bugünümü aratmasın Allah o da yuvarlanıp gidiyor...Eeee o zaman ne diye kendimi mutsuz, halsiz, keyifsiz, isteksiz hissediyorum??

Bir doktora mı gitsem diye düşünüyorum, düzenli olmasa da dertlerimi paylaştığım doktoruma gitme vakti geldi belki de.. 

Kendisi benim herşeyimi bilen, kaşımın oynamasından, ağzımın bükülmesinden içimi-dışımı bilen annem aslında teşhisi koydu.. Durumumun adı: Refah-i depresyon!! İlk defa duyduğunuza eminim çünkü bu terimi annem yarattı..Açılımı; herşeyin yolunda olması, düzenli ve sağlıklı giden bir hayatında sorun bulamamaktan kaynaklanan depresyon..Kimi büyükler bu duruma "rahat battı" da diyebilir :)

Şimdi gülüp geçiyorum bu laflara ama içimde bir yerlerde bilinçaltıma ittiğim bir sorunum olduğundan şüpheleniyorum. Canım hiçbir şey istemez oldu; seramik kursuma gitmiyorum, eskisi gibi kitap okumuyorum, örgümü de boşladım..

Amannn tanrım sanırım gerçekten depresyondayım :((( Acilen bir çözüm bulmam ve kendime gelmem lazım çünkü bu halimi hiç ama hiç sevmiyorum...

Neyse daha fazla yazıp içinizi kendiminki gibi karartmayayım..
Daha keyifli günlerde buluşmak üzere...