Osman Hamdi Bey'in bu tablosunu oldum olası çok sevmişimdir. Tablonun yanı sıra hikayesini de..
İstanbul'da okurken seçmeli olarak aldığım "visual studies of İstanbul" dersini
rahmetli Jak Delon'dan alma şansını yakalamıştım. Ders sanki ders değil de gezelim-görelim programıydı.
İstanbul'u karış karış gezme, tanıma fırsatı bulmuştum bu sayede..
Bir gün Taksim gezisi vardı ve Pera Palasa gittik. Hayran kalmıştım ve bu hayranlığımı
annemle babama defalarca anlatmıştım.
Okul bitti, Ankara'ya döndüm, evlendim derken günlerden bir gün babam Pera Palas'a gitmiş.
Benim hayranlığımı ve puzzle merakımı bildiği için ordan bana bu tablonun puzzlenı almış.
Böylesine anlamlı bir hediye olamazdı benim için..
Hiç vakit kaybetmeden yapıp bitirdim puzzle ve çerçevelettim. CemRe Cafe'nin duvarında
yerini aldı :)
Çok zaman sonra Cemomla birlikte bir hayvan besleme isteğiyle kendimizi
en yakın pet shopta aldık. Çocukken ikimizde evde kedi beslediğimiz için ilk tercihimiz kediydi ama
bakımının zorluklarını bildiğimiz için vazgeçtik. Köpek almayı aklımızdan geçirdik ki
o da olmazdı çünkü tüm günümüz cafede geçiyor ve hayvancağızı evde yalnız bırakmaya
gönlümüz el vermedi :(
Aklıma bu tablo geldi..
Sonunda ikimizinde ortak kararı ile iki muhteşem küçük su kaplumbağasını alıp eve geldik..
Bir erkek bir kızımız olmuştu artık.
Rocky ve Adrian...
Güzel bir yuva aldık, kışın üşümesinler diye ısıtıcıları, vitaminleri,taşları..
Keyifler yerinde yaşıyorduk. Tatil dönemlerinde ailemize emanet edip, aklımız evde
tatil yapmaya çalıştık hep..
Bu pazar her pazar olduğu gibi ben erken kalktım. Daha doğrusu gece allerji krizim yüzünden
pek uyuyamadım.
Keyifsiz bir şekilde kahvaltı hazırlarken çocuklara yem veren eşimden kötü bir haber
geldi. Rocky yemeğini bulup yiyemiyordu.
Her zaman ağır kanlı, nazlı oğluma konduramadım hastalanmayı.
Öğlene doğru farkettik ki gözleri şiş hareketsiz yatıyor.
Vitaminler verdik, gözlerine merhem sürdük, güneşlendirdik..
Her geçen saat daha kötüleşti. Hemen veterinere götürüp muayene ettirdik.
Öyle ki ufacık oğlum üşütmüş, akciğerlerinde sorun oluşmuş ve durumu çok ağırmış.
Doktor antibiyotik yaptı ama herşeye hazırlıklı olmamızı söyledi. Tüm akşam
bir ümit bekledim..Ama nafile...
Akşam 22:00 itibari ile tüm tepkileri son buldu ve onu kaybettim :((
Ufacık kapluşumun ellerimde hareketsiz yatışına dayanamadım.
Kendimi öyle bir bırakmışım ki saatler sonra hıçkırıklarım dindi,
gözlerim davul bir şekilde sabahı bekledim.
Sabah Rocky'mi , güzeller güzeli nazlı oğlumu toprağa verdik.
Cem de bende yıkılmış haldeyiz. Öyle ki iyice obsesif olduk;
acaba Adrian'da kaptı mı şifayı diye gidip gelip kontrol ediyoruz..
Öyle etkilendim ki bu kayıptan canım hiç bir şey yapmak istemiyor.
Adrian yalnız kalıp bunalıma girmesin diye ona yeni bir eş mi alsak olduk ama
ben kararsızım. Bir daha aynı acıyı yaşamak istemiyorum :((
İnsanın insana değer vermediği bu dönemde küçük bir kaplumbağa için
kendimi telef etmemi anlamayanlara sesleniyorum
içinizdeki insanlık nerede acaba???
2 yorum:
aynı puzzledan ben de var, çok severek alıp yapmıştım ve de şimdi evimin duvarını süslüyor.
bu arada boyutları önemli değil kaybedilen bir can!!! üzüntüzü anlıyorum.
sevgiler
teşekkürler asortik.
bu arada hoşgeldin, sefalar getirdin :)
Yorum Gönder