30 Mayıs 2012 Çarşamba

yatak odamda birileri var!!!









güzel ülkemin başka derdi kalmadı yatak odamada girdi...

son günlerin tartışma konusu hem çoook gereksiz bir gündem yarattı hemde bir o kadar çooook

önemli bir sorun..

kürtajın yasaklanması..

ekonomi, terör, memur zamları halledildi sıra benim kaç çocuk yapacağım,

nasıl doğuracağım ve istemiyorsam doğurmama gibi bir hakkımın olmayışına geldi.

bir kadın olarak insaf diyorum. cinsiyetin dişiyse yandın kardeşim bu memlekette.

çocuksan okula gidip gitmeyeceğine baban karar verir.

daha ergen olmadan seni mal gibi 3 kuruşa satabilir.

Allah korusun tutki tecavüze uğradın, o iğrenç sapıkla evlendirilebilir

hatta gebe kaldıysan zorla doğurtturulabilirsin.

senin ne istediğinin ne düşünüp neye inandığının önemi olmayabilir

isterlerse başını kapattırıp seni örtebilirler.

bayansan tacize, sarkıntılığa, sapıklığa uğrayabilirsin ama sonuçta bu senin suçun olabilir

nede olsa etek giymişindir, böğrün görünmüş adamı sen tahrik etmişsindir!

evlenirsin memlekette kriz olur kocanın işleri bozulur işiyle kalmaz kafasıda bozuldu mu

yersin dayağı. baba ocağın kabul etmez, devlet kapısı koruma vermez mahkumsundur

adamın dizinde oturmaya..

yok biraz diklenir evi terkeder yada boşamaya kalkarsan kurşunlanabilir,

bıçakla lime lime doğranabilirsin.. nede olsa adı "namus cinayeti"dir. (bakarsın bir af çıkar

senin cani tekrar sokaklarda sen mezarda).

istemediğin, hazır olmadığın bir durumda hatta Allah vermesin bebeğinde sağlık sorunu

oluşsada

o çocuğu doğuracaksın..sana verilen emir budur. tövbe haşa sanki Kur-an'da yazıyor.

bakabilecek gücün yoksa helede istenmeyen bir çocuksa devlet sana yardım eder mi??

tabiki Hayır!!

günümüzde hala cahilliğin önüne geçememişken, aile planlamasından bihaber insanlar
varken

kürtajı gebelikten korunma yöntemi olarak gören zihniyetler varken siz neden bahsediyorsunuz..

erkek egemenliğini bırakın insan egemen olsun.

kadın- erkek eşitliğiymiş külahıma anlatın siz..

doğum kontrol yöntemine  karşı erkekler (erkekliğine yediremez çünkü) kadını hamile bırakacak

sonra kürtaj için onun imzası alınacak..ne ala memleket!

ya ben bir kadınım, insanım benimde duygularım, düşüncelerim, hislerim, aklım- fikrim var

bırakında kendi hayatım ve kendi bedenim hakkında söz sahibi olayım!!

size ne benim belden aşağımdan, size ne benim hayatımdan...





28 Mayıs 2012 Pazartesi

Patron Olmak!!!










patron olmak...herkesin hayali belkide. ama acaba işçi mi kalsaydım diye düşünmeden

edemiyor insan?? "İşçisin sen işçi kal" diye boşa söylememişler...

sabah sabah nerden mi çıktı bu şimdi? bir pazartesi sendromu mu??

kesinlikle Hayır!

son 3 senedir kendi işimin sahibi bir kadın olarak yaşadıklarımı paylaşmak istedim.

ben annemden patron doğmadım :) türlü türlü işlerde çalıştım. eleman olmanın tozunu

yuttum.

gel gör ki iki tarafında artılarını eksilerini birebir yaşamış biri olarak çok samimi

söyleyebilirimki işçi olmak çooook daha kolay ve rahat.

sen eleman olarak bir tek ay başını beklersin; ayın 1'i olsun da maaşımı alayım diye.

patron ay başı senin maaşın, ay sonu vergi, SSK vs. ödemesi derken koca ay nasıl geçti

anlayamaz.

elemanın gözü hep saattedir; çay molası, yemek saati mesai bitimi gelsede gitsem diye

oysa patronun gözü kapıdadır; müşteri gelse bugünde siftahsız kapamasak diye...

elemanın burnu aksa 3 günlük raporu çakar evde yatar,

patron ateş nöbet işin başında durmak, her şeyi takip etmek zorundadır. ( müşteri takibi,

faturalar, ödemeler) rapor patron için hayaldir...

eleman maaşa zam bekler, patron ise ürüne zam yapamamanın acısını çeker..

eleman canı isterse işi bırakır çıkar gider, patron 2 gün tatile gitse aklı işinde, elinde

telefonu kucağında bilgisayarı hala iştedir aslında...

haftasonu, bayram seyran, yaz tatili elemanın hakkıdır, patron tatil günlerinde bile işi

düşünüp iş kovalar...

elemansız kalan patron kolları sıvar tezgahın başına geçer, patronsuz kalan eleman işten

nasıl kaytaracağını bilemez..

mesai bittimi elemanı bağlasan durmaz, patron gecenin bir körüde olsa dükkanı en son o

kapatır...

hele de patron evli bir kadınsa eve gidince ikinci işinin patronu olmaya devam eder.

evin temizliği, yemeği, ütüsü, çocuğun bakımı vs. ona bakar... 7/24 mesai hiç bitmez..

kaça bölüneceğini bilemez, kendine ayırabilirse 1 saati onun en değerli zamanıdır..

müşteri memnuniyeti, elemanı mutlu etmek, evde eşine güleryüz göstermek onun asli

görevidir. üzülemez, kırılamaz, sinirlenemez..duygularını bir kutuya koyup saklamalı..

her daim her koşulda ayakta dik durmalı ki işler yürüsün..

"sen patronsun istersen işe geç gidersin erken çıkarsın amannn nolcak senin işin rahat"

diyenler

nerden çıktı şimdi bunlar diyorsanız

sebebi açık; ben kendi işinin sahibi evli bir patronum ve dün çok sevdiğim eniştemi

kaybettim. cenaze Gaziantep'te ve ben şuan işimin başındayım. tüm ailem cenazeye

katılabilirken ben aldığım toplu siparişten dolayı işimin başında çalışıyorum. işi kimseye

bırakamamanın acısı ve siniriyle yazıyorum bu satırları...

kimse üzerine alınıpta saçma sapan yorumlar yapmasın rica ederim. benim tuzumun kuru

olduğunu düşünenler bir de bu açıdan baksın istedim...

Nur içinde yat Taha enişte, mekanın cennet olsun... 






23 Mayıs 2012 Çarşamba

ahhh bu ben!!!





hani eskiler derler ya " bu oğlan okumaz, bundan adam olmaz, bu kız ne zaman akıllanacak" diye..


al benden de o kadar! benden adam olmaz arkadaşlar. ne zaman akıllanırım onu Allah bile


bilemiyor son zamanlarda sanırım.. ne olacak benim bu iyi niyetim??


aman kimse kırılmasın, kimse zor durumda kalmasın derken tam bir koşturmacanın içinde

buluyorum hep kendimi. nerden mi çıktı bunlar şimdi?? tabii ki neredeyse son 1 aydır

buralara uğrayamamamın sebebinden. oraya koştur, buna yardıma git, onuda yaparım

bunada yetişirim derken bağışıklık sistemim çöktü çökecek, alarm vermekte.


son haftalarda elemanımın yokluğu aynı dönemde Cem'imin iş seyehati derken annemlerin

yazlığı tamiratına gidişi tam bir YALNIZLIK içinde boğuldum. ne zaman yalnız kalsam şöyle

bir kafa dinlemek bir yana totom 2 dakika yer göremez oluyor :) sanki gizli bir kamera beni

takipte ve yardımcı olacak kimseler yokken, millet saklandıkları köşeden çıkıp "Ceeee bana

şu lazım, bana bunu yapar mısın? ahh pişirsen de yesek, bana da getir nolluurr"  diyor. Ehh

be kardeşim çevrem insan doluyken siz nerelerde saklanıyordunuz? diyesim geliyor. aslında

şikayetim yok çalışmayı seviyorum hele işimden bu kadar keyif alırken yaptığım iş beni

zorlamıyor da her yere her işe yetişmek beni kasıyor. gene de Allah iş versin diyorum hep :))


ne zamandır gönül rahatlığıyla şöyle demlisinden çayımı alıp sizleride takip edemedim,

yaptıklarımıda paylaşamadım. her defasında daha sık burada olacağım diye kendime söz

versemde sözümü tutamamak çok fena :((


neyse onca koşturmaca sırasında boş durmadım pişirdim, gezdim, yedim içtim sıra size

anlatmaya geldi. malum geçen (geçen) haftasonu Anneler Günüydü. (tüm annelerin gününü

kutluyorum)


bende güzeller güzeli bir kız annesi olarak bu sene birçok tebrik telefonu aldım :))


benim kızım 4 ayaklı sıcacık bir dost Pembo.. (daha önce bazı maceralarını burda

paylaşmıştım)








aslında böyle özel günlere karşıyım genede anneler günü adı altında ailecek pazar öğlen

yemeğe gittik eyyy Ankaralılar duyun sesimi


Ankara'da bahçe içinde yeşile doyabileceğiniz bir mekandan bahsedeceğim size.


gidecek yer yok diye hayıflanmayı bırakalım artık. bizim ailelerimiz has Ankaralı

olarak senelerdir özel günlerde, bayramda düğünde cenazede her daim Tava sipariş edilir.

bakır tenceresi içinde mis gibi pişmiş eti ve et suyuna yapılan pirinç pilavı davet yemeğidir.

sahiplerini anneannemiz taaa Samanpazarı günlerinden tanır. bu 3 kuşak tavacıyı herkes

bilmez. dışarda "Tava" adı altında başka tarz yemek bulmanız mümkün. eğer benim gibi et

sever biriyseniz mutlaka denemelisiniz. 3. kuşaktan amcam Mühye köyüne doğru bir

yerlerde kendine bir bahçe kurmuş. yeşiller içinde tertemiz havasına, yayık ayranına

doyamayacağınız bir yer. kapalı mekanıda var. ayrıca hafta sonları köy kahvaltısı-gözlemede

yapılıyor. birde en meşhurundan mantarlı pideleri var ki hımmm...


nerde bu anlattıklarının fotoğrafları derseniz beynime kazıdım maalesef çünkü açlıktan ve

sohbetten kendimi öyle kaybetmişim ki resmetmeyi atlamışım pardon :))

(yayıkla idare edin artık :))

geçen yazımda bahsetmiştim eşimin turu başlıyor diye. dün sabah yolcu ettim onu. başladı mı

yine ayrılık ve gün saymalar :((

neyse geçtiğimiz dönemlerde neler neler pişirdim?

öncelikle Apple Pie'la (Elmalı Turta) başlayalım. daha önce bahsettiğim üzere kurabiye

hamurundan yaptığım bu turta çok tuttu :))


altı kıtır kıtır, günlerce yumuşamadan taptaze duruyor. (teşekkürler Beyaz Hanımeli)

sonrasında sevgili Cem&Re Cafe dostu Gökçen Hanım'ın güzeller güzeli kızı Mina'nın diş

buğdayı kurabiyeleri hazırlandı. 



geçen haftasonu ise sevgili yeğenimiz Tolga'nın yaş günü partisindeydik. ona özel onun

sevdiği kol böreklerinden yaptım.




görüşemediğimiz günlerde anlayacağınız üzere zamanımın çoğunu mutfakta geçirdim.

yorgunluk bir yandan birde üzerinize afiyet gribimsi halimle ayakta durmaya çalışıyorum..

araya çok zaman girince postta biraz uzun oldu ama bu seferlik idare edin beni, dilim şişmiş

anlatmayı, paylaşmayı özlemişim :)

keyifli ve sağlıklı haftalar olsun hepimize...






21 Mayıs 2012 Pazartesi

8.yılımıza başlarken...



7 sene önce bugündü birbirimize " iyi günde kötü günde- hastalıkta sağlıkta birlikte olmaya EVET"

deyişimiz ve bir ömre beraber adım atışımız :))

birlikteliğimizin ise 12. yılı bitmiş bile..

dile kolay acısı tatlısıyla 7 senemiz bitti.. ahh canım sevdiceğimle bunca sene beklenmedik kayıplar

yaşadık ağladık,

doğumlar gördük sevindik... birbirimizi kırdık, neşelendirdik derken seneleri devirdik.

bugün kutlama günü ama içimiz biraz buruk. aşkımın yarın gene Türkiye turu başlıyor.

yine uzun bir ayrılık dönemi bizi bekliyor.. üstüne bu güzel! havalar sayesinde birde

üşütüp hasta olmam eklenince bu senelik kutlamamızı biraz erteledik..

nice senelere birlikte başbaşa olmak dileğiyle canım kocam


iyiki varsın, iyiki bulmuşuz birbirimizi :))


PS: görüşmeyeli hazırlayıpta yayınlayamadığım postlarım oldu, birde sizin yorumlarınız varki cevaplanmayı bekleyen.. az kaldı çok yakında yanınızdayım :)